31 Mart 2014 Pazartesi

Ben küçüklüğümden beri yurt dışında yaşamak istedim. Hep turist olmak, bu ülkeden kaçmak vardı aklımda. Bana yabancı olmak, olan biteni umursamamak hep cazip geldi. Kendi kültürümü hep dışladım. Yabancı olmak, yabancılaşmak istedim. Büyüdükçe düşüncelerim değişti. Hala dünyayı gezmek, farklı kültürlerde kaybolup kendimi bulmak istiyorum. Ama bugün, özellikle bugün burada kalmak istiyorum. Özellikle bugün kaybetmeyi göze alamıyorum. Ülkemi, insanlarını, kültürünü, nesillerdir yaşatmaya çabaladığımız değerlerimizi kaybetmek istemiyorum. Kaybedemem. Her ne kadar inkar etmiş olsam da, burada yaşamanın, bu dili konuşmanın, bu havayı içime çekmemin benim üzerimdeki etkisini yok sayamıyorum artık. Kahroluyorum, içim sızlıyor. Yaşamın, yaşamların gözlerindeki değerini gördükçe kuruyor içimdeki umut ağacım. Karşı karşıya olduğumuz ne ise, nasıl bir şeytanca oyunun içindeysek sonu karanlık, korku dolu. Ağlayacak ne kadar çok göz, parçalanacak ne kadar çok kalp var... Bana umutlu olmamı, karamsar olmamamı söyleyeceksiniz. Öğütler verip bu da geçer diyeceksiniz. Demeyin. 




"Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin."

 nazım hikmet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder